7 Nisan 2014’te Cumhuriyet’te yayınlanan yazım:
İstatistik Bilimi,
Seçimlerde CHP’ye Karşı Güçlü Hile
İhtimalini Gösteriyor
30 Mart seçimi sonrası
dünyanın çeşitli yerlerinden uzmanlar bu işte bir
"tuhaflık" olduğunu ortaya koyan analizler yayınlamaya
başladılar. 3 Nisan günü Radikal gazetesindeki
köşesinde Ezgi Başaran o gün itibariyle bu
çalışmaların vardığı sonuçları
'Sandık rakamları "Bir tuhaflık var" dese de
"usulsüzlük vardır" demiyor ve kanıtlamıyor'
cümlesiyle özetledi. Ama iş orada bitmedi. Başaran'ın
izlediği çalışmalardan en detaylısını
yürüten Stockholm Ekonomi Fakültesi öğretim üyesi
Erik Meyersson o zamandan beri analizlerini sürdürdü ve
özellikle CHP oylarının başına büyük
çapta bir "iş" gelmiş olduğu sonucunu giderek
daha yüksek güvenilirlikle düşündüren yeni
sonuçlar yayınladı. Meyersson'un matematiğini doğru
anladığımdan emin olmak için uzun yıllardır
âtıl duran istatistik bilgilerimin tozunu almam gerekti
doğrusu. Şimdi bu yeni sonuçları sizinle
paylaşacağım.
Önce incelemenin Ezgi Başaran'ın yazısında söz
ettiği bölümünün bir özetini geçelim.
Göze çarpan iki husus var:
1) Seçimde kullanılan oy sayısının orada
kayıtlı olan seçmen sayısını
geçtiği, evet, yanlış okumadınız, oy kullanma
oranının %100'den fazla olduğu kimi sandıklar var. Bu tuhaf
sandıkların tümü incelendiğinde sandık
bazında "fazladan" oy oranı arttıkça o
sandıkta AKP'nin CHP'ye attığı farkın da
arttığı görülüyor. Sizce bunun
açıklaması ne olabilir? İnsanın aklına hemen
"gelmeyenler adına imza koyup yerlerine AKP oyu dolduralım!"
hevesine kapılmış birilerinin ayarı
kaçırıp sandık kapasitesinden fazla oy
attıkları geliyor doğrusu. Ama bilimsel
dürüstlüğü elden bırakmayan Meyersson hemen bu
sandıkların seçmen sayılarının genelde
düşük olduğunu, ekstra oyların o sandığa
kayıtlı olmayan seçim görevlilerince
atılmış olabileceğini, AKP fazlalığının
da bu küçük sandıkların AKP'nin genelde daha
güçlü olabildiği köylerde olmasıyla
açıklanabileceğini söyleyerek burada önemli bir hile
bulunduğunun söylenemeyeceğini vurguluyor.
2) Çok daha fazla sayıda oyu döndürerek seçimin
sonucunu etkileyebilecek başka bir hile ihtimali ise sandık
bazında geçersiz oy oranlarıyla AKP-CHP farkı
arasındaki ilişki incelendiğinde akla geliyor. Hem Meyersson'un,
hem de ABD'de çalışan bilim adamlarımızdan A. Murat
Eren'in bağımsız olarak saptadıkları gibi, veriler
çok net şekilde bir sandıkta ne kadar geçersiz oy
çıktıysa o sandıkta AKP'nin o kadar büyük bir
fark attığını gösteriyor. Bu da akla "CHP'ye
verilmiş oyların usulsüz şekilde geçersiz
sayılmış olması" ihtimalini getiriyor. Normalde oy
kullanırken AKP'lilerle CHP'lilerin aynı oranda hata
yapmasını ve dolayısıyla sandıktan çıkan
geçerli oyların dağılımının geçersiz
oyların azlığı ya da çokluğuna göre
değişmemesini bekleriz, değil mi? Eğer geçersiz oyların
çokluğu gördüğümüz gibi AKP'ye
yarıyor ise bu işte bir iş var demektir, değil mi?
A. Murat Eren bu sonuca varılmasına itiraz ediyor. Diyor ki,
geçersiz oylar eğitim düzeyi düşük yerlerde
daha çok çıkıyor, aynı yerler zaten AKP'ye
çok oy veren yerler, o yüzden geçersiz oy
çokluğuyla AKP üstünlüğü arasındaki
bağıntı ille de hile yapıldığını
göstermez.
Ezgi Başaran'ın yazısı
yayınlandığındaki durum böyleydi. Şimdi de Erik
Meyersson'un yeni bulgularını aktarayım.
Meyersson Eren'in ileri sürdüğü tezi sınamak
için bence çok akıllıca bir şey yapıyor.
Kuşku yaratan "AKP üstünlüğü /
geçersiz oy çokluğu" ilişkisini bu kez tüm
Ankara'yı karışık olarak alarak değil, oy verme
yerleri (mesela teker teker okullar) bazında inceliyor. Öyle ya,
aynı okulda farklı sandıklarda oy veren insanlar arasındaki
farkın Ankara'nın merkeziyle uzak bir köyünün
seçmenleri arasındaki farktan daha az olması beklenir.
İstatistik bilimi de böyle söylüyor. Varılan sonuç
çarpıcı: Aynı okulda komşu sınıflardaki
iki sandıktan hangisinde geçersiz oy oranı daha fazlaysa o
sandıkta AKP üstünlüğü de ortalamada daha fazla
çıkıyor! Bu merkezde de böyle, ücra yerlerde de. Ne
ilginç değil mi? Sizde de geçersiz oy oranının
seçmenlerden çok sandık görevlilerine bağlı
olarak değiştiği, açıkçası kimi sandıklarda
özellikle CHP oylarının geçersizleşiverdiği
fikri uyanmıyor mu?
Meyersson sonra diyor ki: "Şayet CHP oylarını
geçersizleştirerek hile yapacak kişiler varsa, seçimi
gerçekten etkilemek için bu işi CHP'nin oy
oranının daha çok olduğu yerlerde daha çok yapmak
isteyeceklerdir." Acaba veriler bu konuda ne diyor? Evet, tahmin
ettiğiniz gibi. Ankara'nın CHP'ye daha çok oy veren
ilçelerinde geçersiz oyların yukarıda
anlattığımız manada CHP'ye zarar vermesi ilişkisi,
CHP'ye az oy verenlerdekinden çok daha "şiddetli". Haydi
gelin bunu CHP aleyhine sistematik bir geçersizleştirme operasyonu
yapılması haricinde mantıklı bir şekilde
açıklayın. Ben açıklayamıyorum da!
Ve sona geliyoruz. Acaba bu
tuhaflık sadece Ankara'ya has bir şey midir? Meyersson
üşenmeden aynı analizi İstanbul, İzmir, Adana, Mersin,
Manisa, Gaziantep, Kayseri ve Konya için de yapıyor. Sonucu
okumadan önce bir düşünün. Bu illerde de normal
şartlarda geçersiz oyların özellikle bir partiye
yarayıp başka bir partiye de zarar vermesini bekler misiniz? Ve de o
zarar gören parti hangisi olur? İşte sonuçlar: Kabaca,
Gaziantep, Kayseri ve Konya'da bu geçersizleştirme işlemi
yapılmamış gibi görünüyor; yani AKP oy
oranlarıyla geçersiz oy oranları arasında istatistiksel
olarak göze çarpan bir ilişki yok. İstanbul ve
İzmir'de Ankara'dakine benzer bir şey olmuş; nerede
geçersiz oy çok çıkarsa, orada CHP aleyhine, AKP
lehine bir değişim var. Okul bazında bile. (Geçmiş
olsun İstanbul!) En ilginci Mersin, Manisa ve Adana'daki durum: Bu illerin
tüm ilçelerinde yine geçersiz oylar AKP'ye
yaramış; ama en çok kime zarar vermiş biliyor musunuz?
CHP'nin yanısıra MHP'ye! Evet, diğer illerin analizinde
göze çarpmayan MHP, bu üç ilde geçersiz oylardan
zarar görmeye başlamış.
Bu son bulgu kanımca burada ele
alınan olguya "Eğitimli, zengin kişiler daha az
geçersiz oy verirler, o yüzden onların az olduğu
sandıklarda daha çok geçersiz oy çıkar"
şeklinde "masum" bir açıklama getirme
çabalarına son darbeyi vuruyor. Meyersson'un da
vurguladığı gibi görülebilen tek açıklama
şu: Nerede AKP'yle başka bir parti arasında
çekişmeli bir yarış varsa orada o rakip partinin
oyları geçersizleştirilmiş. AKP'nin gerçek oy
oranının tartışmasız şekilde üstün
olduğu illerde ise bu zahmete girilmemiş.
İstatistikle bir şeyi "kanıtlama"nın
mümkün olmadığını öne sürenler
çıkabilir. (Onlara Higgs bozonunun varlığından
sigaranın kanser yaptığına dek bir çok
gerçeğin nasıl anlaşıldığını
sormayacağım.) "Kesinlikle hile var" cümlesiyle
"Kesinlikle kuşkulu ve hileden başka nasıl
açıklayacağımızı bilemediğimiz bir durum
var" cümlesi arasındaki farkı düşünün.
Oy verdiğiniz bir seçim için bu cümlelerden ikisinin de
geçerli olmasını istemezdiniz değil mi?
Ankara seçimleriyle ilgili itirazlar ben bu yazıyı yazarken
YSK önüne gelmek üzereydi. Ben de YSK'ye sesleniyorum:
Değerli hâkimler,
Ülkemizde yargının bilgisayar, bilim, vs. konularıyla
başının pek hoş olmadığı malum.
(Yargıtay'ın akıllara durgunluk veren Balyoz kararı
hâlâ belleklerde örneğin.) Burada anlatılan
türden bilimsel sonuçların bir seçimin iptal edilmesi
için kullanıldığı bir örnek var mıdır
bilmiyorum. Bu türden matematiğe aşina olmayabilirsiniz. Ama
yukarıda söz ettiğim bulguların tümünü kendi
resmî verileriniz üzerinde güvendiğiniz bilim
adamlarına kontrol ettirebilirsiniz. Sonuçta aynı yargıya
varacağınıza eminim.
Kuşkulu olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuş bir seçimi
iptal etmemenin gerekçesi ne olabilir?
Saygılarımla,
Prof. Dr. Cem Say
Boğaziçi Üniversitesi
Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
Not:
Meyersson'un analizlerinin en güncel sürümüne şuradan
ulaşabilirsiniz:http://erikmeyersson.com/2014/04/01/is-something-rotten-in-ankaras-mayoral-election-a-very-preliminary-statistical-analysis/
ve
http://erikmeyersson.com/2014/04/06/trouble-in-turkeys-elections/